İran Petrol Üretiminin Tarihî Düşüşü

İran Petrol Üretiminin Tarihî Düşüşü
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD yaptırımları ilk olarak İran’ın can damarı olan petrol ihracatını hedef aldı. Yaptırımlardan önce günlük 2,5 milyon varil petrol ihracatı gerçekleştiren İran’ın petrol ihracatı Şubat 2020’de 248 bin varile kadar düştü. Yaptırımlarla birlikte küresel çapta yaşanan koronavirüs salgını da İran'daki bu durumu daha da kötüleştirdi. Salgınının tüm dünyaya yayılmasıyla birlikte küresel ekonomiler de bu durumdan ciddi bir şekilde etkilendi ve salgın ilk olumsuz etkisini enerji sektörü üzerinde özellikle de petrol piyasalarında gösterdi. Koronavirüs nedeniyle ham petrol talebinde şiddetli bir düşüş gerçekleşti ve böylece petrol fiyatları tarihî düşüşünü yaşadı. Diğer taraftan salgınının ortaya çıkması ve Çin’in petrol alımlarını azaltması İran’ın petrol ihracatının daha da düşmesine neden oldu. Kepler Tanker izleme istatistikleri İran’ın mart ayındaki günlük petrol ihracatının 210 bin varil olduğunu ve nisan ayında bu rakamın 70 bin varile kadar gerilediğini iddia etmektedir. Nitekim İran’ın petrol ihracatı kara yoluyla yapıldığı ve kontrol edilmesi zor olduğu için ortalama günlük ihracatın 200 bin varil civarında olduğu tahmin edilmektedir. 

İran'da petrol üretimi son 30 yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumdadır. OPEC raporu, İran’ın günlük petrol üretiminin yaptırımlardan önce 3,8 milyon olduğunu Nisan 2020’de %49 düşüşle 1,9 milyon varile kadar gerilediğini göstermektedir. Hükûmet petrol gelirlerine olan bağımlılığı nedeniyle harcamaların karşılanmasında ciddi sorunlarla karşılaşmış ve IMF’den 5 milyar dolar kredi istemek zorunda kalmıştı. 1399 yılı Bütçe Tasarısı’nda, petrol satışının günlük 1 milyon varil yani 50 ABD doları fiyatı ile yıllık 11,5 milyar ABD doları Merkezî Yönetim Bütçesi’ne aktırılacağı öngörülmüştü. Ancak koronavirüs salgınının ham petrol fiyatları üzerindeki olumsuz etkisi dikkate alındığında 2020’nin sonuna kadar petrolün varil başına fiyatının ortalama 35 dolar olacağı öngörülebilir. İran’ın günlük ortalama 200 bin varil ihraç ettiğini varsayarsak yıllık petrol geliri 11,5 milyar dolardan yaklaşık 2,5 milyar dolara düşecektir. Bu durum ülkedeki sosyoekonomik ve siyasi problemleri daha da artıracaktır. 

İran’ın petrol fiyatı ocak ayının başlarında varili 60-70 dolar arası işlem görürken son gelişmeler nedeniyle Çin’in İran’dan petrol alımlarını azaltması şubat ayı başlarında yaklaşık %17’lik bir düşüşe sebep oldu ve petrolün varil fiyatı 44 dolara kadar geriledi. İran’ın petrol üretim maliyeti varil başına yaklaşık 13 dolar olarak belirtilirken ulaşım ve sigorta masrafları ile 19 dolara ulaşmaktadır. Bu durum 2020’nin ilk çeyreğinde petrol fiyatlarının varil başına 20 dolara kadar düşmesinin en çok İran ekonomisini vurduğu anlamına gelmektedir. Salgına bağlı olarak azalan talep ve üretici ülkeler arasında özellikle Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki "petrol piyasasındaki pay ve fiyat savaşı" sebebiyle 30 doların altında seyreden petrol fiyatları; Irak, İran ve Nijerya gibi ekonomileri büyük ölçüde petrol gelirlerine bağlı ülkeler üzerinde ciddi bir tehdit oluşturdu. Ekonomisinin %70’i petrol gelirlerine bağlı olan İran'ın bütçesinin dengelenebilmesi için petrolün varil fiyatının IMF’nin öngördüğü gibi yaklaşık 195 dolar olması gerekiyor. 

Yaptırımlar İran’ın bir numaralı gelir kaynağı olan petrol üretiminin en düşük seviyelere gerilemesine sebep olurken düşüşün bir diğer nedeni de benzin ve diğer petrol bazlı fosil yakıtlardaki iç tüketimin azalmasıdır. İran’da benzinin diğer ülkelere göre ucuz olmasının yanı sıra hükûmetin halka verdiği benzin sübvansiyonları nedeniyle tüketilen benzin oranı çok yüksektir. İstatistiklere göre İran’da kişi başına benzin tüketiminin Türkiye’ye göre 10 kat, Çin’e göre 3 kat fazla olduğu görülmektedir. Ayrıca İranlılar saat başı yaklaşık 3,8 milyon litre benzin tüketmektedir. Bu da dünyadaki ortalama benzin tüketiminin İran’da neredeyse 6 kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Salgın sırasında seyahat ve talepte azalan ham petrol talebi dünya çapında ani düşüşünü yaşarken bu durum İran’da da aynı şekilde seyretti ve ülkede tüketilen benzin miktarı yarı yarıya azaldı. Salgından önce günde ülkede 110 milyon litre benzin tüketilirken salgın dolayısıyla bu miktar 60 milyon litreye kadar geriledi.  Petrol fiyatlarının düşmesiyle ülkedeki petrol rafinerileri zarar ettiğinden üretimlerini durdurmak veya kapatmak zorunda kalabilir.

Burada bahsedilmesi gereken diğer bir konu da ham petrol ve petrokimya ürünlerinin depolanmasıdır. Koronavirüs sebebiyle diğer ülkelerde ham petrol depolaması önemli ölçüde artarken İran’da da depolama daha önce görülmeyen seviyelere çıktı. İran’ın ham petrolün çıkarılması ve işletilmesi için yabancı yatırım ve teknolojiye ihtiyacı olduğu bilinmektedir. Ancak yaptırımlardan sonra ülkede Avrupalı şirketlerin özellikle enerji sektöründe faaliyet gösteren yabancı yatırımcıların neredeyse hepsi ülkedeki yatırımlarını durdurmuş ve İran'ın enerji sektörünün kapasitesini geliştirmesi ve bu sektörde güncel teknolojiye erişmesi yarıda kalmıştı. Dolayısıyla İran'ın, salgın sürecinde elinde olan petrolü depolama konusunda sorunlarla karşı kaşıya kalacağı öngörülmektedir.

Sonuç olarak İran, ekonomisi petrol gelirlerine dayalı bir ülkedir. Bu nedenle Tahran yönetimi azalan petrol ihracatı ve üretimi ile koronavirüs salgını gibi krizlerde ulusal kaynaklarını kullanmak veya borçlanma yoluna gitmek zorunda kalmıştır. İran’da gerek yapısal sorunların gerekse de ekonomik yaptırımların makroekonomik göstergeler üzerinde oldukça karamsar bir tablo çizdiği görülmektedir. Bu nedenle İran’ın ekonomik göstergeleri yaptırımlar öncesi ve sonrası şeklinde incelendiğinde özellikle işsizlik ve enflasyon oranlarında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Ayrıca yaptırımlar son yıllarda hane halkı gelirleri üzerinde de göz çarpıcı bir şekilde düşüşe sebep olmuş ve bu durum İran halkı üzerinde baskı oluşturmuştur. Dolayısıyla bu durum, devam etmesi hâlinde ilerleyen zamanlarda iç politikada devlet-millet arasındaki ilişkiyi de etkileyerek halkın yeniden protesto etmek için sokaklara çıkmasına yol açabilir. Ayrıca bu süreç İran’ın dış politikasını özellikle de ABD ve Suudi Arabistan ile olan rekabetini de olumsuz etkileyebilir.