Emini Protestoları Sonrası Yapılan Görev Değişiklikleri

Emini Protestoları Sonrası Yapılan Görev Değişiklikleri
Emini’nin ölümünden sonra yaşanan protestolarla birlikte üst düzey yönetimde gerçekleşen bazı atamalar ve görev değişiklikleri, müesses nizamın geri adım atmayacağı hususunda ipuçları vermektedir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Başkan Vekili Turgay Şafak

2022 yılının son çeyreğine protesto gösterileri ile giren İran, pek çok sahada farklı sorunlarla karşı karşıya kalmış; bu sorunlar karşısında nasıl bir çıkış yolu bulacağı merak konusu olmuştur. Eylül 2022 ortalarında başlayan protestolarla birlikte tartışmaların odağındaki kurum olan “İrşat Devriyeleri”nin faaliyetlerinin durdurulduğuna dair çıkan haber, müesses nizamın protestoların büyümemesi için bazı adımlar atacağı şeklinde yorumlansa da durum pek öyle olmadı. Her ne kadar güvenlik güçlerinin olaylara karşı tavrı önceki yıllara göre oldukça temkinli olsa da tavrının yumuşadığına dair herhangi bir gelişme olmamıştır. 

Protestolar devam ederken özellikle olayların yoğun olarak yaşandığı illerde üst düzey yöneticilerin değiştirilmesi, “Olaylara müdahale hususunda yetersiz mi kalındı?” sorusunu akla getirdi. Bu süreç içinde yapılan vali değişikliklerine bakıldığında çoğunlukla yeni atanan isimlerin, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) kökenli olmaları dikkat çekmektedir. 20 Kasım 2022 tarihinde Tahran Valisi Muhsin Mansuri’nin yerine DMO kökenli Ali Rıza Fahhari; yaklaşık bir ay sonra 21 Aralık 2022 tarihinde DMO kökenli Kirmanşah Valisi Behmen Emiri Mukaddem’in yerine İmam Sadık Üniversitesi akademisyenlerinden Muhammed Tayyib Sahrayi getirildi. 25 Aralık 2022’de ise protestoların önemli merkezlerinden biri hâline gelen Sistan ve Beluçistan Valisi Hüseyin Müderris-i Hıyabani yerine yine DMO komutanlarından Muhammed Keremi atanmıştır. 2022 yılının son günlerinde ise yine uzun yıllardan beri pek çok kez protestolara sahne olan Huzistan ilinin valisi değiştirilmiştir. 

Bu atamalar, devletin beklenenin aksine protestolara karşı geri adım atmayacağının işaretini vermektedir. Aslında bu, sadece son aylarda yaşanan protestolar bağlamında düşünülmemeli. Önümüzdeki aylarda/yıllarda meydana gelebilecek gelişmelere hazırlık olarak da okunabilir. 

Ayetullah Ali Hamenei’nin protestolar boyunca yaptığı konuşmalar incelendiğinde; üslubunun bazen oldukça sert olduğu bazen de emniyet güçlerine çağrı yaparak neden hâlâ protestolara son verilmediğini sorduğu görülmüştür. “Saçlarının bir kısmı görünen kadınları neden suçluyorsunuz? Bunlar bizim kendi kızlarımız ve kadınlarımızdır.” şeklinde yaptığı açıklamalar da dikkat çekmiştir. 

Hamenei’nin daha kapsayıcı olarak nitelendirilen “Onlar da bizim kızlarımız.” ifadelerini kullandığı açıklama sonrasında genel olarak bir yumuşama olacağına dair konuşmaların yapıldığı günlerde, daha önce görev yaptığı dönemde özellikle zorunlu başörtüsü konusunda sert tutumu ve müdahaleleri ile tanınan Ahmed Rıza Radan’ın Emniyet Genel Teşkilatı genel komutanlığına atanması, devletin özellikle başörtüsü konusunda geri adım atmayacağını göstermektedir. 

Geçtiğimiz yıllarda, İran Emniyet Genel Teşkilatında gerçekleşen değişim ile “emniyet müdürlüğü”, “emniyet komutanlığı”na dönüştürülmüştü. Bu dönüşümün arkasında da son yıllarda “Emniyet Stratejik Araştırmalar Merkezi” başkanlığını yürüten Radan’ın olduğu bilinmektedir. Radan’ın bu planının gerçekleşmesi amacıyla uzun yıllardan beri hazırlandığı ve bilahare onaylattığı söylenmektedir. 

Radan daha önce Kürdistan, Sistan ve Beluçistan, Horasan-i Razavi ve Tahran’da emniyet müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. Özellikle Tahran’da görev yaptığı yıllarda zorunlu başörtüsü ile ilgili yaptığı uygulamalar ve sert tutumu ile hatırlanmaktadır. Radan’ın, Tahran emniyet genel müdürü olarak görev yaptığı sırada bir televizyon programında sarf ettiği “Hicap kanunlarının uygulanması hususunda şakamız yok.” sözleri tekrar gündeme gelmiş ve müesses nizamın zorunlu başörtüsü hususunda geri adım atmayacağı olarak yorumlanmıştır.

Hamenei, katı bir politika izleyeceğinin sinyallerini 2019 yılında Hüseyin Selami’yi DMO komutanı olarak atadığı zaman vermişti. 2021 yılında gerçekleşen seçimlerde aday belirleme sürecinde reformcu aday adayları arasında kazanma ihtimali olan hiçbir reformcu hatta mutedil ismin adaylığının onaylanmaması, Hamenei’nin ve İran müesses nizamının işi şansa bırakmak istemediğini göstermekteydi. Aynı şekilde Düzenin Yararını Teşhis Konseyinin yeni üyelerinin atamasında teamülün dışına çıkarak önceki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin üye olarak seçilmemesi de aynı politikanın bir parçasıdır. 

Protestoların bazı şehirler dışında sona ermiş veya bireysel bazı eylemlere dönüştüğü şu süreçte, hem protestocuların hem de devlet yönetiminin nasıl bir eylem planı hazırladıkları merak konusudur.