Pakistan’daki Terör Saldırıları ve İran’ın Ülkedeki Vekilleri

Pakistan’daki Terör Saldırıları ve İran’ın Ülkedeki Vekilleri
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Pakistan Silahlı Kuvvetlerinin medya kanadı olan Hizmetler-Arası Halkla İlişkiler Biriminin (Inter-Services Public Relations -ISPR) 27 Ocak Perşembe günü yaptığı açıklamada, İran sınırındaki Pakistan’ın Belucistan eyaletinin Keç bölgesinde, teröristlerin güvenlik güçlerinin kontrol noktalarına saldırması sonucu on askerin hayatını kaybettiğini açıkladı. Salıyı çarşambaya bağlayan gece gerçekleşen saldırıda “Yoğun karşılıklı ateş sırasında bir terörist öldürüldü, çok sayıda terörist de yaralandı. Teröristlerin baskını geri püskürtülürken 10 asker şehit oldu.” denildi. Başbakan İmran Han 3 Şubat’ta yaptığı açıklamada, terör saldırılarının başarılı bir şekilde püskürtüldüğünü belirtirken olayın faillerinin yakalanması için sürdürülen takip operasyonunda çok sayıda teröristin öldürüldüğü ve dış destekli olduğu belirtilen çok sayıda militanın da yakalandığı söylenildi. ISPR bildirisinde, “Silahlı Kuvvetler, bedeli ne olursa olsun teröristleri topraklarımızdan temizlemeye kararlıdır.” denirken olayın faillerinin Hindistan ve İran tarafından eğitildiği söylemleri, Pakistan’ın akademi ve medya çevresinde çokça dillendirilmeye başlandı.

Saldırının, son zamanlarda özellikle Çinli şirketlerin bulunduğu Gwadar bölgesinde ve Pakistan-İran sınırında saldırılarını artıran Belucistan Kurtuluş Ordusu tarafından düzenlendiği belirtilirken Örgüt, askerî üslere girmek için intihar bombacıları kullandığını söyleyerek saldırıları üstlendi. Pakistan ordusu tarafından yapılan açıklamada ise ağır ve sofistike silahlarla donatılan teröristlerin, Afganistan ve Hindistan’daki gruplarla ilişkilerinin tespit edildiği iddia edildi. Pakistan ordusu yaptığı açıklamada, “İlk soruşturmaya göre istihbarat teşkilatları; teröristler ile Afganistan ve Hindistan’daki eğiticileri/işleyicileri arasındaki iletişimi kesti.” ifadeleri kullanıldı. Hindistan ve Pakistan uzun zamandır birbirlerini karşı terör saldırılarını desteklemekle suçlarken diğer taraftan saldırının İran sınırında gerçekleşmesi, dikkatleri İran’a çekti.

Saldırıların ardından teröristlerin İran sınırını geçerek askerî bölgeye saldırı gerçekleştirdikleri ve saldırıdan sonra tekrar İran tarafına geçtikleri söylemleri, Pakistan iç muhalefetinde çokça yer buldu. Saldırılardan hemen sonra Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarından General Mecidi’nin yakın zamanda, İran Devlet Televizyonunda “Pakistan’da da vekil gruplarının olduğunu” söylediği görüntülerinin ortaya çıkması, eleştirileri daha da artırdı. İran’ın vekil ağları hakkında yaptığı konuşmada General Mecidi’nin; “Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da ve hatta Pakistan’da askerî operasyonlar yürütmeye hazır onlarca Hizbullah tipi militan grubumuz var.” demesi, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin İran destekli olduğu yönündeki iddiaları körükledi. Zira daha önce Belucistan Kurtuluş Ordusu tarafından askerî noktalara ve sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirilmiş ve Pakistan resmî kurumları tarafından saldırganların İran’dan Pakistan’a geçtiği belirtilmişti. Örneğin 2019 yılında Karaçi’de bir otobüse yapılan saldırı hakkında açıklama yapan Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi “terörist birliklerinin komşu İran’dan sınırı geçtiğini” söylemiş ve teröristlerin eğitim ve lojistik kamplarının “Pakistan sınırındaki İran bölgelerinde” bulunduğunu ve bunun da Tahranlı yetkililer tarafından doğrulandığını sözlerine eklemişti. Ancak 26 Ocak’ta gerçekleşen saldırı hakkında Pakistan resmî kaynakları tarafından yapılan resmî açıklamalarda “dış güçlerin saldırıları organize ettiği” ve “teröristlerin Afganistan ve Hindistan merkezli gruplar tarafından desteklendiği” belirtilmesine rağmen İran’dan bahsedilmemesi oldukça tepki çekti. İRAM’ın Pakistanlı bölge uzmanlarından aldığı bilgilere göre saldırıların lojistik olarak İran sınırında gerçekleştiği ve daha önce de benzer saldırılarda teröristlerin İran topraklarına sığındığı ifade edilirken kanıtlara rağmen bu yönde resmî bir açıklamanın yapılmaması, Pakistan iç muhalefetinde eleştirilere yol açtı.

Harita: Saldırıların gerçekleştiği Keç bölgesi

 

Sonuç olarak General Mecidi’nin Pakistan’da Hizbullah tipi vekil gruplarının olduğunu açıkça ifade etmesi de söz konusu söylemleri destekleyici ifadeler olarak görülüyor. Ayrıca eski DMO Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani zamanında İran’ın, Pakistanlı Şii gruplardan oluşturduğu Zeynebiyyun Tugayı’nın Pakistan için bir millî güvenlik sorunu olabileceği ve son dönemlerde iki ülke sınırında terör grupları tarafından yapılan saldırılar dikkate alındığında İslamabad’ın bu konuda Tahran’a resmî bir nota vermesi gerektiği yönündeki söylemler artmaktadır. Zira İranlı yetkililer tarafından Pakistan’da silahlı militan gruplarının olduğu açık bir şekilde dillendirilirken Pakistanlı yetkililerin duruma sessiz kalması, ülkenin millî güvenliği açısından bir tehdit olarak görülmektedir. Ancak söz konusu açıklama ve eleştirilere rağmen saldırganların İran’dan gelip gelmediği konusunda henüz resmî bir açıklamanın olmadığını ve saldırıların 28 Ocak Cuma günü İran’ın Pakistan Büyükelçiliği tarafından kınandığını da belirtmek yerinde olacaktır.